Kitabın Adı: Karanlık Zihinler
Orijinal İsim: The Darkest Minds
Yazar: Alexandra Bracken
Sayfa Sayısı: 576
Yayınevi: Parodi
Puanım: 4.5/5
Blogumdaki ilk kitap yorumum henüz iki gün önce bitirdiğim
Karanlık Zihinler’e ait olsun istedim.
Öncelikle şunu söylemem gerekiyor. Bana hemen 2. kitabı
fırlatın *-* Ciddiyim, bitirmemin üstünden 2 gün geçti ama ben hala etkisinden
çıkamadım kitabın. Evet, başlarda kitap biraz sıkıcı gidiyordu ama yaklaşık ilk
100 sayfasından sonrasında kitabı elinizden hiç bırakmamak istiyorsunuz. Peki,
en azından bende öyle olmuştu. Ailem ders çalıştığımı zannederken ben kapının
arkasına geçip Karanlık Zihinler okumakla meşguldüm. Tabii aniden odaya girince
de sanki oraya test kitabı almaya gitmişim gibi davranıyordum :D
Yine de siz beni örnek almayın :I
Kitabın konusundan biraz bahsedecek olursam;
İAAN isimli virüsten
etkilenen her çocuğu hükümet toplayıp Dünya’nın her yerine dağılmış olan
kamplara yerleştirmektedir. Ki zaten çocukların bir çoğu bu virüse kapılmış
kalanlar da ölmüştür.
Kamplarda çocuklara
işkence edilmektedir. Orada çocuklar 5 renge ayrılır. Kırmızı, ateş kontrolü; turuncu, zihin kontrolü; sarı, elektrik
kontrolü; yeşil, üstün zeka; mavi, telekinezi.
Ruby isimli baş
karakterdeki kızımız aslında turuncu olmasına rağmen kampa alınmadan önce
renklerin belirlendiği bir sağlık kontrolünden geçerken, kendisini kontrol eden
doktorun onun yeşil olduğunu düşünmesini sağlamıştır. Bundan bir süre sonra da
kırmızı, turuncu ve sarılar çok tehlikeli olma sebebiyle yerleşim yerlerinden
alınıp öldürürülmüştür. Ama tabii ki bizim kızımız bundan paçayı sıyırmıştır.
Bir gün kamptan kaçma
fırsatı bulunca bunu tepmek istemez ve dışarıda yeni bir çok kişiyle tanışır.
Ve zaten ardından da olaylar, olaylar…
Kitaptaki karakterlerin her biri çok iyiydi bence. Kötü
karakterleri bile sevdiğimi söylemem gerekiyor. Chubs’a başta sinirlenmiş olsam
da sonradan ona da çok kanım ısındı ^^ Lakin tabii ki favorilerim Ruby ve Liam
‘dı. Bir de Zu. Her neyse :D
Yazarın kalemi oldukça hoşuma gitti. Bana göre betimlemeler
tam bir distopya kitabında olması gereken kıvamdaydı. Dili de oldukça akıcıydı.
Çeviriyle ilgili her hangi bir hata gözüme çarpmadı. Orijinal kapak için de
Parodi’ye buradan teşekkürler *-*
Birkaç yorum okumuştum da, okurlar genellikle Ruby’nin
pısırık hareketlerinden rahatsız olmuş. Bu konuda benim de fikirlerim şöyle.
Elbette ben de Ruby daha güçlü bir karakter olsun isterdim ama bunun böyle
olması da kitaba ayrı bir gerçeklik kazandırmış. Açıkçası o kadar şey
yaşadıktan sonra olaylar başladığı anda Ruby’nin “Hurraa!!” diye harekete geçmesi beni şaşırtır ve rahatsız ederdi. Bu
tarz şeyler daha önce başına gelmediği için başta çekingen davranması çok
normal bana göre.
Konuyu, yazımı, karakterleri, çeviriyi, kapağı ve ismi çok
beğendim. En kısa zamanda ikinci ve üçüncü kitaplarını da almayı düşünüyorum.
Kitapla ilgili tek problemim bahsettiğim gibi ilk 100 sayfayı okuyana kadar
biraz sürünmüş olmam :D
** Aslında kitap yorumları yaparken kitaplardan alıntılar
koymayı düşünüyordum ama bu kitabı okurken heyecandan alıntı almayı falan
unutmuşum :D O yüzden kitabın sıkıcı sayfalarında aklım yerindeyken gözüme
çarpan ufak bir alıntı koyabileceğim sadece.
“Hayal kurmak sonunda hayal
kırıklığına, hayal kırıklığı da öyle kolayca atlatılamayan sıkıntılı
bunalımlara yol açardı. Siyaha yem olmaktansa grinin sınırlarında kalmak daha
iyiydi.” (Sayfa 41)
Not: Fotoğraf bana ait değil kusura bakmayın, henüz fotoğraf
çekemiyorum :I
Eğer bu kitabı okuduysanız aşağı ufacık bir yorum bırakırsanız sevinirim. Şimdilik hepiniz hoşçakaln ^^